Hayır; abartan ben değilim..!



21 Eylül 2013 Cumartesi

"Hayırlısı, hayırlısı.."

Yine çok istediğim bişey önce olucakmış gibi oldu, sonra olmadı. Yine ben önce olmasını istediğim şey hakkında saatlerce hayal kurdum, olmayınca da üzülmemek için bahaneler uydurdum kendime. Yine her üzüldüğümde yaptığım -ayrıca günlük hayatımın %89 unda yaptığım- gibi yatağımın üstüne atladım ve offlayıp pufflayarak başıma gelenleri ve gelecekleri düşündüm.

 Kimi insanlar yaşadıkları kötü şeyleri tekrar düşünürken daha önce farketmedikleri detayları keşfederler. Ben yaşadığım kötü şeyleri tekrar düşününce daha kötü şeyler düşünmeye başlıyorum, sonra da depresyona giriyorum. Olanları ve tahminen olacakları düşündükçe içim daralıyor, patlıycak gibi oluyorum. Neyse işte her zamanki gibi içimi afakanlar basmış bir şekilde yatağın üstünde panda yavruları gibi sağa sola debelenirken içimdeki sıkıntıyı atmak için duvarı yumruklamak istedim. İstedim çünkü filmlerden çok etkileniyorum amk. Yüzüm yastığa gömülü bir şekilde elimi sıktım, gelişine bi yumruk salladım ama bişey hissetmedim çünkü yakınımda herhangi bir cisim yokmuş meğerse, havaya sallamışım yumruğu. Bi daha denedim, bu sefer acıdı ama sadece orta parmağımın eklem yeri acıdı çünkü kaloriferin borusuna çarpmışım elimi. ''Bi ânı yaşatmadınız lan!'' diyerek bi daha denedim ama bu sefer işimi şansa bırakmamak için gözüm açık direkt duvara yumruk attım. Bu sefer acıdı lan, harbiden acıdı. Ama içimdeki öfke söneceğine canım acıdığı için daha da sinirlendim. Baktım böyle olmuyo sinirim azalacağına daha çok arttı ''belki ağlarsam iyi gelir'' dedim. Hani dizilerde falan kız ağlıyo yanına arkadaşı geliyo ''ağla ağla açılırsın'' diye kız da ağlıyo ağlıyo sonra gülerek ''teşekkür ederim, iyi geldi :))'' diyo ya, bana da iyi gelir herhalde dedim bende. Yattığım garip şekilden çıkarak yatağa dümdüz uzandım. Bekledim. Bekledim. Bekledim. Sonuç olarak ağlayamadım. Neye sinirlendiğimi düşüneyim belki o zaman ağlarım dedim yine olmadı. Biraz kendime acıyayım, başıma kötü bişeylerin geldiğini, annemle babamın üzüldüğünü benim de onları izlediğimi hayal edeyim dedim (fantezi dünyam biraz değişik) yine ağlayamadım. Ulan ben değil miyim normalde en olmadık şeye sinirlenip gözü dolan? Şimdi niye ağlayamıyorum? Ağlayamadığım için de sinirlendim. Az daha sinirlensem Hulk'a dönücem. Zaten dertliyim kederliyim bi de sinirlendim yok yere. Girdiğim pozisyonda bunaldığım için sürünüp debelenerek yatağın diğer ucuna yattım. Hala her an içimden bişey patlayarak dışarı çıkacakmış gibi kalbimi sıkıştırıyodu. Başıma kötü ya da moralimi bozacak bişey geldiği zaman o an hissettiğim duygular hep devam edecek, sonsuza kadar o ruh halinde kalacakmışım gibi hissediyorum. Yatağın diğer ucuna yatmış bundan sonra hep şuan ki gibi mutsuz olacağımı hayal ederken birden kafam da bi ampul yandı. Ağzımı yana eğerek kendi kendime sinsi sinsi sırıttım. Herşeyin nedenini, neden olmadığını bir anda çözmüştüm. Bir anda herşeyin kabak gibi ortada durduğunu anladım. İçimden ''Hehehe anladım lan. Allah ona olan güvenimi sınıyo kesin. Etrafta her konuya 'hayırlısı yea, hayırlısı. Hayırlısıysa olur zaten' diyerek dolaştığım için Allah bana istediğimi vermiyo. Vermiyo çünkü bakiim istediğini vermeyince de hayırlısı olduğuna inanıyo muyum acaba diye beni deniyo. Ehehe valla buldum. Öyle di mi Allahım? Ondan olmadı bu iş? Yoksa kesin olcaktı di mi? Ehehe biliyom biliyom kesin olcaktı'' diyerek mal mal güldüm kendi kendime. Oh be. İçim rahatlamıştı hakikaten. Böyle basit birşeyi başından beri farkedemeyecek kadar gerizekalıysam Allah'ın suçu neydi? 

Keyfim biraz yerine gelmişti. Tam olarak mutsuzluğum geçmemişti ama o içimdeki beni sıkıştıran kaygı geçmiş gibiydi. Makyajımı silmeye çoğu zaman üşendiğim için yanı başıma koyduğum makyaj mendillerini aradım karanlıkta el yordamıyla. İçinden bi tane alıp gözümü ovuşturdum ama sonra kurumuş olduklarını farkettim. '' Şansıma sıçıyim bi depresyon takılamadım be saatlerdir'' diye söylene söylene yataktan kalktım. Makyaj temizleyiciyi alıp aynada kendime baktım. Kuru mendille gözümü sileyim derken makyajı gözüme bulaştıra bulaştıra pandaya benzemişim aynı. Kendimi benzettiğim hayvanı düşüne düşüne sıratarak makyajımı temizledim. Saate baktım. Daha 23:30 du. ''Bu saatte anca tavuklar uyur'' dedim. Aklıma yemekten sonra babama yeni aldığı duş başlığını zorla taktırdığım geldi. Matkapla duvarı delicem diye heryeri toz içinde bırakmıştı. ''Şu viledayı alayım da bi sileyim annem söylenmesin kırk saat'' diyerek yalandan sildim banyonun zeminini. Şampuanları, kremleri falan tekrar yerleştirdim. Gözüm yeni duş başlığımıza takıldı. Fena gözükmüyordu. Şu yuvarlak kocaman şelale gibi mi ne akıtanlar var ya, onlardandı galiba. ''O kadar yeri sildim, siftahı yapmak benim hakkım lan'' diyerek duşa girdim. Sonra da en sevdiğim banyo sonrası aktivitesi olan bornozla yatağın üstünde oturup telefonla uğraşma işine koyuldum. Birkaç yeni şarkı dinledim, yabancı olanların internetten sözlerini bulup ezberlemeye çalıştım. Ezberleyemeyince uydura uydura söyledim. Takip ettiğim mangaların birkaç tanesinin yeni bölümü gelmişti şansıma, onları okudum. Biraz da anime mi izlesem diye düşündüm ama hangisini izleyeceğime karar veremediğim için vazgeçtim. Bir ara çok hoşlandığım bir çocuk vardı onu düşüneyim dedim, sevgilisi olduğu aklıma geldi iştahım kaçtı. Zaten sevgiliyi de benle konuşup konuşup tam ben hoşlanmaya başlamışken yapmıştı. ''Şerefsiz ya'' diyerek konuyu kısaca kapattım. Onu mu düşüneyim şunu mu yapayim derken uyuyakalmışım. Gece 3 gibi üşüye üşüye uyandım. Camı yazdan kalma alışkanlıkla hala açık bırakıyorum da. Yazın bittiğini hatırladım tekrar üşüyünce. Pijamamı giydim. Kafamdaki havluyu çıkardım. Saçlarım daha ben tarayamadan kurudukları için sabah Ömer Çelakıl'ın ki gibi gözükecekti şüphesiz. Ama evden çıkmayı düşünmediğim için ''ne haliniz varsa görün lan'' diyerek saçlarıma da izin verdim. Telefona bi baksam mı diye aklımdan geçirdim ama bakarsam kesin uykum kaçardı o yüzden hemen vazgeçmiş. Daha fazla bişey düşünmemeye çalışarak kafamı yastığa koyup o acayip rüyalarıma daldım. Ertesi günde öğlen 1 de kalktım. Annem yine kahvaltıya gelmediğim için bişeyler diyodu galiba ama depresyona girdiğimi az çok bildiği için kahvaltıya çağırmamıştı ehehe. 
Uyandıktan sonra aklıma dün gece hissettiğim ya da yaptığım hiçbişey gelmemişti. Sadece Ömer Çelakıl'ınkinden hallice saçlarım vardı. Kendimi de iyi hissediyordum. Demek ki depresyondan çıkmıştım. Tabi girdiysem.  

Bazen bize çok doğru gelen şeyler, elde edersek çok mutlu olacağımızı sanacağımız şeyler mutsuzluğu, başımıza gelirse ya da elde edemezsek felaket olacağını sandığımız şeylerse mutluluğu getirebilir. Sonuçta geleceği göremiyoruz. Neyin bizim için doğru neyin yanlış olduğundan emin olmamız ise imkansız. Galiba diyebileceğimiz tek şey yaşlıların hiç dillerinden düşürmediği o söz: "Hayırlısı, hayırlısı.."

Ha bu arada.. Yeni duş başlığı da fena değildi :>


@uykuyuseviyom kullanıcısından Tweetler