Hayır; abartan ben değilim..!



6 Temmuz 2011 Çarşamba

Yeni Moda: Tasmalı Fotoğraf Makinesi

Bloğuma şunu da koyarım bunu da koyarım kafasında, abuk subuk her şeyin resmini çektiğim bir tatil geçiriyorum. Ancak bazı sapkın kişiliklerle aramda ki nadir farklardan biri, elimde Canon marka fotoğraf makinesiyle falan embesil embesil dolanmıyorum ortalıklarda. Ya da objektife kendi objektifimden poz vermiyorum. Allah’a şükür hala kendimim.  

Fotoğraf çekme işini sadece kendi telefonumda ki kamera kadar yapıyorum. Hani bir ara emoluk falan modaydı ya noldu ki ona acaba? Valla saçta moda, saç renginde moda, makyajda moda, ayakkabı da moda gördüm, kabullendim ama fotoğraf makinesi nedir yaa? Sırf dikkat çekmek için ise bu kadar olay, al eline komşunun tasmalı köpeğini çişe çıkart daha iyidir yani. Boynunda o makine askısıyla köpekten bi farkın kalmıyor bence.


Özentilik hat safha olmuş gidiyor.. Emosuydu, tikisiydi, apaçisiydi derken şimdi de makinelisi çıktı ortaya..Teknoloji çağındayız ya moda falan da ona göre gidiyor herhalde. Hep de merak ederim yeni bir saçmalık ortaya çıkınca bunu hangi süper zeka çıkardı diye.. Ha bir de şey vardı.. Ayna karşısında flaşı patlata patlata kendi resmini çekmek.. Ya da çekememek desem daha doğru olur, çünkü sadece bir ışık topu var ortada bana geeellll geelll diyen.. Ya da meselaaaa…  Dudağı büzüp başı da yana eğip yavru köpek pozu vermek.. 
Ha emoların da kendi içlerinde çeşitli hareketleri vardı.. Saçlarla tek gözü kapatıp korsan taklidi yapmak,
 tek elini yukarı kaldırıp kendini yukarıdan çekmek ama yüzünü göstermemek( yüz görümlülüğü falan istiyor olabilirler),
bir de özürlü gibi ayak parmak uçları birbirine bakacak şekilde bacaklar çarpık çarpık durmak.. 


Okulum da bu akımları temsil eden o kadar kişi var ki bu konuda doktora yapabilirim. Bir de tikiler vardı emodan sonra sanırım.. Ya da emonun evrim geçirmiş hali diyelim.. Erkekler en cart renklerde hırkalar, hem kız hem erkekler üstü bol paçası bileğe yapışmış kot pantolon, eşofman(çakma adidas olmak koşuluyla) giyerlerdi ya da hala giyiyorlar… Buraya yazılacak daha bir milyon saçmalık var ama yaz yaz ben yoruldum siz anlarsınız artık… Lafı nereye getirip nerde sonlandırmak istediğim tam bir muamma şuan..  Aslında tatilde çektiğim before/after resimlerini koymayı amaçlamıştım başta buraya ama bak moda beni nereye çekti. İnşallah yakın zamanda da dudaklarımı büzüp, paçası dar pijama giydirip, boynuma da bi fotoğraf makinesi takmaz..

Çöp Kız

Devletin, belediyenin bazı işleri yavaştır, eksiktir, bunu biliyoruz. Kimimiz bundan dolayı çileden çıkar, hatta bir adım sonra delirebilir. 'delirebilir' kısmına kendimi örnek verebilirim. 'Bu hafta sonu benim için mutlu bir hafta sonu olacak' diye düşünmüştüm bu cuma yine dershaneye 'son' sınavıma girmek için yola çıkarken. Çünkü bu hafta sonu dershanem bitiyordu.. Artık iki gün boyunca sabahın köründe, karga bokunu yemeden uyanmam ya da iki gün boyunca rahat rahat 12 ye kadar uyuyup, bütün günümü dershanede geçirip eve yedi buçukta dönmem gerekmeyecekti.. Hayat daha güzel olacak, tembelliği bütün hücrelerimde hissedebilecektim.. Ama bu hafta sonu gelene ve bitene kadar önce şu saat beşteki sınava girmem gerekiyodu.. Tembellik bende anadan doğma bir özellik olduğundan yürüyerek 20 dakika da gidilecek yere otobüsle 20 dakika da gitmek her zaman ilk tercihimdir. Ama otobüslerin de duraklara varmaları gereken zamanın en az 20 dakika sonrasında varmak adetleridir.

Ben, sabrı ancak 3 yaşındaki bir çocuk kadar olan bir insan olduğumdan, otobüslerin beni beklettiği her dakika boyunca şoförlerini ve yedi ceddini güzelliklerle anan bir insanım.. Çünkü biliyorum, pek çok otobüs trafikten değil keyfiyetten geç varıyor duraklara.. Hatta bir seferinde otobüste yalnız ben kaldığımda daha varacağım yere üç durak varken şoför bana, 'seni şurada indirsem de dönsem?' diye sorabilmişti pişkinlikle. Pardon senin asıl görevin THY'de pilotluk da hayır olsun diye mi beni gideceğim yere kadar bırakıyordun? Ben bir yeri kaçırmışım demek ki.. İşte bundan dolayı içim az biraz rahat geç kalan her otobüs için sövebiliyorum. Eskiden çok sinirlenince 'geri zekalı, mal, aptal' falan diyen ben, şimdi kendi kendime kimsenin aklına gelmeyecek küfürler üretebiliyorum. Buna da 'kişisel evrim' diyorum. Konuya dönelim. Evden sınava yarım saat kala, otobüsün hep gelmeye 'çalıştığı' saatte, 16.30 da çıktım. Durakta kulağımda kulaklık, cıstık cıstık müzik dinleyerek volta atıyorum. Durağın arkasında da alçak bir duvar ile çevrelenmiş çöp konteynırı var. Arada rüzgâr eserse oradan güzel kokular gelir burnuma bazen. O güzel kokular eşliğinde ellerimi arkamda birleştirmiş, kafam aşağıda volta atarken akbaba misali, gözüm çöpte olması gereken bazı 'çöpleri' kaldırım da görüp can sıkıntımı gidermek için incelemeye girişti.. İlk önce gözüme yerde iki parça halinde duran film vcd'si çarptı. Ön kapak arka kapaktan 3-4 adım geride mahzun mahzun sevdiğine bakıyor..  Arka kapakta filmden kesitlerin bulunduğu kağıt. Kağıdın üstünde ki çocuk bana bizim Hayri Pıtır (Harry Potter)'ı andırınca merak ettim tabi. Çok hijyen bi insan olduğumdan ellerimi kullanmadan ayağımla vcd’nin üzerinde çeşitli çalışmalar yaptım..  Sanırım filmin adını da telefonuma not etmiştim ama silmişim bulamıyorum.  Ama en azından filmin Harry Potter'la falan uzaktan yakından bir alakasının olmadığını çok iyi hatırlıyorum.. Hayal kırıklığının getirdiği buhranla etraftaki diğer çöpleri de eşelemeye koyuldum tabi, ne de olsa otobüs şoförleri burda bir mahzun öğrenci var yok bilmeden sallana sallana geliyorlar. Benim de canıma minnet aslında, çünkü sınava geç kalmak demek = daha az soru çözmek = daha az yorulmak = daha az bel fıtığı olmuş hissi yaşamak+ popomun daha az uyuşması demek.. Bu yüzden kendi küçük dünyamda ki küçük hesaplarımla mutlu mesut çöpleri eşelemeye devam ettim.. Keskinoğlu Omega 3 yumurtaları görmezden geldim. Sonra gözüm ufak boyutlarda ki bi damacanaya takıldı, etiketi Hamidiye.. Eşelenecek çok bi durumu olmadığından onu bıraktım ve biraz geride ki yarısı içilmiş puroyu inceledim. Sigaradan nefret ettiğimden mi yoksa merakını her şeyi elleyerek gidermeye çalışan küçük bir çocuktan farkım olmadığından mıdır bilmem, hemmennn ayağımla puroyu parçalamaya giriştim.. Zaten bu Küba purosu falan olsa içen şahsiyet yarısında atmazdı düşüncesiyle ezdikçe ezdim, tabiri caizse içini dışına çıkarttım, büyük de bir zevk aldım bu saçmalıktan. Sanırım otobüs hıncımı aldım ondan. Hıncım birazcık azalınca da maymun iştahımla diğer çöplere saldırdım. Sanırısın ki pislikle falan karnımı doyuruyorum. Diğer gördüklerimi de yazmayı isterdim lakin hatırlamıyorum. Zaten otobüs şoförü hazretleri de sanırım hıncımın azaldığını hissetmiş olacak ki biraz sonra durağa teşrif ettiler. Teşekkürler şoför efendi, teşekkürler İett..      Sayenizde çöp kız oldum.



@uykuyuseviyom kullanıcısından Tweetler